II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ
![]() |
II MEŞRUTİYET DÖNEMİ |
II. Meşrutiyet (1908)'ten sonra başlayan ulusçuluk akımı her alanda olduğu gibi edebiyatta da kendisini göstermiş ve "Milli Edebiyat" akımı ile millî/ulusal kaynaklara yönelme ilkesi benimsenmiştir.
1911'de Ali Canip Yöntem, Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp'in yayımladıkları "Genç Kalemler" dergisiyle başlayan akım, kısa sürede değişik
sanat anlayışlarını savunan sanatçılar tarafından da benimsenmiştir.
Sade ve arı bir Türkçe ile yazılan eserler
yurt sorunları ve ulusal değerleri ortaya çıkarma amacını gütmüşlerdir.
Özellikle öykü ve roman alanında Yakup Kadri
Karaosmanoğlu, Halide Edip
Adıvar, Reşat Nuri
Güntekin ve Refik Halit
Karay bu akımın en güzel örneklerini
vermişlerdir.
Bu dönemde ayrıca milli edebiyat kavramı
altında toplanan fakat dünya görüşleri ve şiir anlayışları farklı olan şairler
de yetişmiştir. Nitekim şiirlerini akımın temel özelliği olan hece ölçüsü yerine aruz ölçüsü ile yazan Türk İstiklal Marşı'nın yazarı Mehmet Akif
Ersoy, gerçekçi bir tutumla toplumsal
konulara yönelmiş; temelde Osmanlıcı ve gelenekçi kabul edilen Yahya Kemal
Beyatlı, yeni-klasik bir şiir geliştirmiş; egemen ideolojilerin dışında
kalan Ahmet Haşim ise izlenimci ve simgeci bir anlayışla "Saf Şiir"i savunmuştur.
Milli Edebiyat Akımı Türk edebiyatında
toplum ve ülke meselelerine geniş yer veren, sade Türkçeyi ve hece veznini
kullanma yoluna giden edebiyat akımı (1911-1923), 1860'tan sonra benimsenen ve
II. Abdülhamid tarafından da desteklenen "Osmanlıcılık" ideolojisi,
Balkan savaşından sonra imparatorluk sınırları içinde patlak veren bağımsızlık
mücadeleleri sonucu, geçerliğini kaybetti.
1908'den sonra Müslüman toplumları
birleştirmek ve kalkındırmak, Hıristiyan devletleri karşısında bir denge unsuru
durumuna getirmek amacını güden "İslamcılık" ideolojisinin yanında,
önce edebiyat ve fikir adamlarınca ortaya atılan, sonradan siyasi nitelik
kazanan milliyetçilik akımı da gelişme gösterdi.
Milliyetçilik hareketi, kısa
bir süre sonra " Türkçülük" adı altında,
dernek ve yayın organlarının (Türk Derneği, Türk Yurdu ve aynı adlarla
çıkardıkları dergiler) kurulmasıyla siyasi yönden teşkilât kurmağa başladı. Türk
Yurdu derneği, bir yıl sonra (1912) yerini Türk Ocağı'na bıraktı.
Yayımı 1913'te başlayan Halka Doğru
dergisi, halkın toplumsal seviyesine inmeyi amaç edindi. İmparatorluktaki
milliyetçilik hareketleri, o sırada iktidarda bulunan ittihat ve Terakki cemiyetince
desteklendiği için kısa zamanda büyük gelişme gösterdi. Milliyetçilik,
özellikle Türkçülük hareketinin önderi durumunda olan Ziya Gökalp, yazılarıyla
ve İstanbul üniversitesinde verdiği sosyoloji dersleriyle, hem milliyetçilik
ilkelerinin aydınlarca benimsenmesinde, hem de milli bir edebiyatın
yaratılmasında başlıca etken oldu.
Selanik'te, Ömer Seyfettin, Âkil
Koyuncu, Rasim Haşmet ve Fecriati'cilerden bazılarının çıkardıkları Genç
Kalemler (1911) dergisiyle, milliyetçilik akımı edebiyat alanına girdi. Genç
Kalemler dergisi ilk olarak "milli edebiyat" deyimini ortaya attı ve
böyle bir edebiyatın oluşturulması görevini de üstüne aldı. Dergi yazarları ilk
olarak dilin millileştirilmesiyle ise başladılar.
Dili sadeleştirme konusunda birtakım
ilkeler tespit ettikten sonra edebiyatta da taklitçilikten kaçınılmasını,
sanatçıların, Türk halkının hayatına yönelerek yaratıcı nitelikler
kazanmalarını ve yapıcı eserler vermelerini istediler. "Hikâye, roman ve tiyatro, konularını ve kişilerini yerli hayattan
almalıdır" ilkesini benimsediler. Milli edebiyat temsilcilerinin edebiyat
ve özellikle dil anlayışları, Servetifünun'cular ve fecriati'ciler büyük
tepki uyandırdı.
Mehmed Rauf, Halid Ziya, Cenab Şahabeddin, Hüseyin Cahid, Süleyman Nazif, Yakup Kadri, Köprülüzade
Mehmed Fuad'ın itirazları şunlardı: "Yeni dil
ancak bilim dili olabilir, sanat eserleri milletlerarasıdır, bu bakımdan
edebiyat da milli olamaz, Genç Kalemler'in milli edebiyat anlayışı ırki bir
nitelik taşımaktadır v.d.". Genç Kalemler dergisinde bu itirazlara karşı
devamlı yazılar çıkıyordu. Bu karşılıklı tartışmaların yapıldığı sırada
fecriati'cilerden Hamdullah Suphi ve Celâl Sahir, Genç Kalemler'in yeni dil
konusundaki görüşünü benimsediklerini bildirdiler.
Genç Kalemler dergisi kapandıktan (Eylül
1912) sonra yazarlarının birçoğu İstanbul'a geldiler, Türk Yurdu ve öteki
milliyetçi dergilerde yazmağa başladılar. Milli edebiyat akımına karşı
çıkanların ve yeni yetişen gençlerin de katılmasıyla grup genişledi ve etki
alanları da aynı oranda büyüdü. Türkiye'de cumhuriyet ilân edilirken milli
edebiyat akımı temsilcilerinin büyük çabalarıyla, bazı yazarların (Cenab
Şahabeddin, Süleyman Nazif, Ali Kemal) şiddetle karşı koymalarına rağmen,
konuşma dili edebiyat dili olarak yaygınlaştı.
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ DİL VE ÜSLÛP
"Genç Kalemler" dergisi
yazarları, milli bir edebiyatın, dilin millileştirilmesiyle yaratılacağına
inanmışlardı.
Edebiyatı cedide'cileri ve fecriati'cileri,
Arapça ve Farsçanın etkisi altında kalan bir dili (Osmanlıca) kullandıkları gerekçesiyle suçladılar, "Yeni
lisan" adını verdikleri davalarını gerçekleştirmeğe çalıştılar. Bu
konudaki başlıca amaçları şunlardı:
1. Arapça
ve Farsça dilbilgisi kuralları ile bazı istisnalar dışında bu kurala göre
yapılmış tamlamaların kullanılmaması;
2. Arapça
ve Farsça kelimelerin Türkçedeki kullanılışlarına göre değerlendirilmesi, bu
dillere ait kelimelerin yerine mümkün olduğu kadar Türkçelerinin kullanılmasına
dikkat edilmesi;
3. Arapça ve Farsça kelimelerin Türkçe telaffuzlarına
göre yazılması;
4. Bilim
dilinde kullanılan Arapça ve Farsça terimlerin kullanılmasına devam edilmesi;
5. Öteki
Türk lehçelerinden kelime alınmaması;
6. Konuşmada,
İstanbul şivesinin esas olarak kabul edilmesi. İstanbul konuşması
esas alınarak yeni bir yazı dilinin meydana getirilmesi.
MİLLİ EDEBİYATIN SANATÇILARI
ÖMER SEYFETTİN (1884-1920)
·
Türk edebiyatının en önemli hikâyecisidir.
·
Yeni Lisan adlı makalesi Milli Edebiyatın
kanunlarının ilanı sayılır.
·
Sade dil akımının öncüsüdür.
·
Anadolu'nun insanın hayat şartlarını
hikâyelerini yansıtmıştır.
·
Dilde, fikirde, işte milliyetçilik fikrini
yerleştirmiştir.
·
Çocukluk anıları, efsaneleri hikâyelerinde
işlemiştir.
·
Eserleri: Bomba, Yalnız Efe ,Efruz Bey, İlk Düşen Ak, Yüksek
Ökçeler, Gizli Mabet, Bahar ve Kelebekler.
ZİYA GÖKALP (1876-1924)
·
Türk milliyetçiliğini esaslara
bağlamıştır.Sistematize etmiştir.
·
Sosyal hayatı ve kurumlarımızı Batı'ya
göre düzenlenmelidir.
·
Eserlerinde halk dilini kullanmıştır.
·
Halkın dertlerini isteklerini yansıtmaya
çalışmıştır.
·
"Türkçülük, Türk milletini
yükseltmektir" diyerek bu ifade doğrultusunda hareket etmiştir.
·
Eserleri:Türkçülüğün Esasları, Kızıl Elma,
Türkleşmek-İslamlaşmak -Muasırlaşmak, Türk Medeniyet Tarihi, Malta Mektupları.
MEHMET EMİN YURDAKUL (1869-1944)
·
Anadolu insanın yabancılara başkaldırısını
çok güzel yansıtmıştır.
·
Toplumcu sanat anlayışıyla milliyetçi
çizgide eserler vermiştir.
·
Hece ölçüsü kullanılmıştır.
·
Eserleri: Türkçe Şiirler, Türk Sazı, Ey Türk Uyan, Tan
Sesleri, Ordunun Destanları, Zafer Yolunda, Turana Doğru, İsyan ve Dua, Mustafa
Kemal, Fazilet ve Adalet.
YAKUP KADRİ
KARAOSMANOĞLU (1889-1974)
·
Edebiyatın her alanında eser vermiştir.
Fecr-i Ati'nin dağılmasından sonra Milli Edebiyat içinde yer almıştır.
·
Çoğunlukla içinde yaşadığı toplumun
dertlerini eserlerinde işlemiştir.
·
Anadolucu, Atatürkçü bir çizgide kalmıştır.
·
Esas ününü romancılık alanında bulmuştur.
·
Kuvvetli bir gözlem gücü vardır.
·
Eserlerinde aydın-halk çatışmasını
yansıtmıştır.
·
Eserleri:
Roman: Kiralık Konak, Ankara, Nur Baba, Hüküm Gecesi,Sodom ve Gomore, Yaban, Bir Sürgün, Panorama
Hikâye: Milli Savaş Hikâyeleri, Rahmet
Diğer: Erenlerin Bağından, Zoraki Diplomat, Vatan Yolundan, Anamım Kitabı
Roman: Kiralık Konak, Ankara, Nur Baba, Hüküm Gecesi,Sodom ve Gomore, Yaban, Bir Sürgün, Panorama
Hikâye: Milli Savaş Hikâyeleri, Rahmet
Diğer: Erenlerin Bağından, Zoraki Diplomat, Vatan Yolundan, Anamım Kitabı
HALİDE ADİP ADIVAR (1884-1964)
·
Edebiyatçılığının yanında bir asker gibi
cephe gerisinde mücadele vermiştir.
·
Romanlarında aşk, kadının psikolojisini, doğu-batı
çatışmasını, eski-yeni kavgasını işlemiştir.
·
Romanlarında kuvvetli bir gözlem vardır.
·
Kurtuluş Savaşı eserlerinde çokça yer
edinmiştir.
·
Edebiyatın hemen her alanında eser
vermiştir.
·
Dili çok başarılı değildir.
·
Eserleri: Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, Türkün Ateşle
İmtihanı, Sinekli Bakkal, Mor Salkımlı Ev, Dağa Çıkan Kurt, Tatarcık, Zeyno'nun Oğlu.
REŞAT NURİ GÜNTEKİN (1889-1958)
·
Anadolu'nun dertlerini, sıkıntılarını,
inançlarını eserlerinde işlemiştir.
·
Sade ve yapmacıksız bir dil kullanmıştır.
·
"Çalıkuşu" romanı en ünlü
eseridir.(aslında bir tiyatro eseri olarak yazılmıştır)
·
Müfettişlik yaptığı için Anadolu'yu gezmiş
ve onların sıkıntılarını, sevinçlerini edebi eserlerinde sıkça kullanmıştır.
·
Eserleri: Çalıkuşu, Damga, Dudaktan Kalbe, Acımak, Yeşil Gece, Yaprak Dökümü, Kızılcık Dalları,
Gökyüzü, Eski Hastalık, Ateş Gecesi, Miskinler Tekkesi, Son Sığınak ...
REFİK HALİT KARAY (1888-1965)
·
Halk dilini eserlerinde oldukça başarılı
olmuştur.
·
Kuvvetli bir gözlemciliği vardır; ancak iç
gözlemde başarılı değildir.
·
Eserleri: Memleket
Hikâyeleri, İstanbul'un İçyüzü, Yezidin Kızı, Çete,
Sürgün, Bu Bizim Hayat, Kadınlar Tekkesi, Karlı Dağdaki Ateş...
YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958)
·
Modern edebiyatımızın en büyük şairlerindendir.
·
Batılı tarzda şiirimize düzen vermiştir.
·
Aruzu Türkçeye başarıyla uygulamıştır.
"OK" şiiri hariç bütün şiirlerini aruzla yazmıştır.
·
Şiir musikiden başka bir musiki"dir
derdi.
·
İstanbul'u, Osmanlı'nın ihtişamlı
zamanında gezmek, tabiat, ölüm, rintlik gibi konuları işlemiştir.
·
Şiirlerinin mükemmel olması için uğraş
vermiştir, bu konuda oldukça titizdir.
·
Edebiyatın hemen her alanında eser
vermiştir; ancak asıl ününü şiirde kazanmıştır.
·
Eserleri: Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgârıyla, Aziz
İstanbul, Eğil Dağlar, Portreler, * Rubailer ve Hayyam'ın
Rubailerini Türkçe Söyleyiş.
PEYAMİ SAFA (1899-1961)
·
Geçim derdiyle yazarlığa başlamıştır.
·
Bir ayağından sakat olduğu için bu
psikolojiyi eserlerine yansıtmıştır.
·
"Server Bedii" lakabıyla eser
yazmıştır.
·
Edebiyat, felsefe, tıp, psikoloji alanında
yeterli bir bilgin sayılır.
·
Psikolojik çözümlemeleri çok başarılıdır.
·
Eserleri: Dokuzuncu
Hariciye Koğuşu, Sözde Kızlar, Mahşer
Bir Akşamdı, Canan, Matmazel Noralya'nın Koltuğu, Atilla, Harbiye, Şimşek. gibi
eserleri vardır.
HECENİN BEŞ ŞAİRİ (BEŞ HECECİLER)
Bu şariler 1917de Selanik'te "Genç
Kalemler"le başlayan Milli Edebiyat akımının ilklerine bağlı olarak, halk şiirimizin özelliklerinden,
yerli kaynaklarımızdan yararlanarak, şiirimizin aruzdan heceye geçişinde önemli
rol aynamışlardır. Şiirlerinde Anadolu manzaralarını ve Anadolu yaşayışını
coşkulu bir dille işlemişlerdir. Hece ölçüsünün genellikle 11'li ve 14'lü
kalıbını kullanmışlardır. Daha sonraları, yeni biçimler arayarak oldukça uzun
şiirler de yazmışlardır. Eserlerindeki dil ise konuşma dilidir. Bu şarirlerimiz şunlardır:
Yorumlar
Yorum Gönder